Cumartesi, Temmuz 03, 2010

pause tuşu

           bu hafta oldukça gergindim. ben gergin olduğumda ejderha kesilmiyorum pek. susuyorum bana bulaşmasınlar diye. adımı 3 kere söylemeyince bakmıyorum falan. isteklerinden vazgeçerler belki diye umuyorum. gerginim laf dinle uzak dur yani. karnımdan konuşup takıyorum herşeye işte. enerjimi böyle atıyorum. sebepsiz çıkışmalardan hoşlanmam, pardon sinirliydim mazereti kendimi stres topu gibi hissetmeme neden olur.
           bugün haftanın rehabeti ve çevirdiğm dolaplar yolunda gidince ilk yarı bitti diye bir oh çektim. hafta boyunca cevizlibağda yer alan ülker fabrikasına sövdüm, o koku yuva hasreti dolduruyor içimi. o kadarda sevmem tatlı ama kokuya zaafım var. neyse şehir merkezinde sanayileşmeye karşı olmakla haklı olduğumu tasdikledim. sonra klasik bir çalışan olarak patronuma sövdüm. kendisi en sonunda benim pc ye de el atmış, F klavye yapmış. sanki kendisi kullanıyor pc yi! dünyayı F kalvye kurtarcakmış... iş arkadaşımın devamlı olarak iş bırakma beyanlarına tepkisiz kaldım, malum sonuç yoktu. artık sıkıldım bir anlasa... bırak sektör kurtulsun dedim yok, çalış dedim yok. ne bekliyorsun ki! çalışmak çok iyi bir şey olsa para vermezler zaten yani... tüm bunlara tepkisizdim kendime konsatreydim ki ev sahibim bu denklemi bozdu. içimden freddy yada alien benzeri bir şey çıktı. olayda şuydu haber vermeden eve tesisatçı yollamış. aranıyon mu düşünceli adam demeyin, aylardır sayesinde yan meslek olarak su tesisatçı oldum. bu halede alışmıştım odamda alet çantam bile vardı. kaç gündür eve geç gelmenin rehabetiyle aklımca nacizene ben yatağım olarak iki kişilik bir randevu ayarlamıştım.oysa zilin çalmasının hayırlı olmadığını anlamalıydım. eve gelen diğer insanlar ev arkadaşım olup geri kalan diğerler ise zille muhattap olmadığımı bilen dostlarım olduğundan önce ararlar beni. 40 larında tesisatçıyı görüp abla prize şunu soksan da ısınsa deyince. bendeki ısı prize ihtiyaç duymadan yükseldi. tesisatçı masumdu azcık nasibini aldı ama. nerden biliyorsun da geliyorsun eve ya olmasaydım kısmına ev sahibi her akşam 8de evde onlar demiş. bu son damlaydı ev sahibimi arayıp kendisnin dışarda ve şen kahkalar eşliğinde olduğunu anlayınca ağzımdan çıkan kelimelre hakim olamadım. hayır sövmedim, ezdim. sizden bir şey rica edebilirmiyim diye başladığım cümleme evde bekçi değil kiracı olduğumu, evde ben bile kaçta olucağımı bilmezken nasıl böyle kehanetlerde bulunduğunu, ayrıca son koz olarakta duygu sömürüsü ekledim bu ev bayan evi dedim. malum tesisatçının sapık olma olasılığı vardı, evet çok film izledim ne olmuş... sonuç olarak haber vermenin nezaket dışı bir ihtiyaç olduğunu anımsattım.
          içimdeki alien rahatlamış halde iç dünyama geri döndü. sonuç olarak istemsiz bir şekilde konuşmaktan çenem ağırdı. zaten yorgundum. keşke pause tuşu olsa... 3 dilek hakkım olsa kesin bunu isterdim sanırım... Click ne güzel filmdi ya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder