Salı, Mart 16, 2010


merhaba...
yıllar sonra yaşa ve görün yanına tekrar kelimeleri ekleyebilmek hoş bir gelişim sanırım. yazarken yani eskiden, hayallerimi kırgınlıklarımı yazardım. bir biriyle tezat mı bu konular... evet. ama ortak noktaları hislerin yoğunluğusanırım. bir şekilde içine sığmayıp dışına atabilmek... peki neden şimdi tekrar tasvirlere döndüm? ne var bu kadar beni etkileyen, hayaller mi kırgınlıklar mı? hiç biri aslında. tam olarak ne bilmiyorum. zamanla keşfedicez değil mi? bazı cevaplar öyle kolay bulunmuyor, yıllarca önümde duranlar sadece baktığım göremediğim için bulanamıyor...
huzurluyum bir şekilde. sebebini bilmiyorum. ne çok şey bilmiyorum(:
ama bildiklerimden çok bilmediklerimi paylaşmalıyım belkide. öğrenmek için. tabi bildiklerimi arada masaya yatırıp test etmeliyim. örümcek bağlamamalı, gün ışığına çıkıp yenilenmeli... hep bunu yaşıyorum, okuyan olduğunda sormalıyım zira meraktayım. bana hiç bir şey kesin doğru gelmiyor, sizede oluyor mu? mesela bir şey soruyorlar böyle midir? verdiğim cevabı düşününce aksine de inanabiliyorum. konsantre hayatlar,cevaplar çıkmıyor karşımıza sanırım. bu yüzden uzak duruyorum aslında çoğu şeyden. sorulara ben diye örnekleyerek cevap veriyorum. bu kendini anlatma çabası mıdır? ilk zamanlar ben öyle düşündüm ama kıyas yaparak olayı özümsediğimi farkettim. anlatarak yalnız değilsin dediğmi... ne çok korkulur yalnızlıktan, oysa hep yalnızsındır. kimle olursan ol... bir tv progmanında izlemiştim çok zaman önce. yaş gruplarına göre soruyorlar çocuklara. soru şu: bir adam var eşi hasta ve parası yok. eczaneden ilaç çalıyor. haklı mı? yaşı küçük olanlar hemen hayır, hırsızlık kötüdür haksız dediler. çünkü çalmak kötüydü. yaş grubu biraz ilerleyince adamı anlıyorum ama çalmamalıydı, başka yol denemliydi dediler ve son olarak yetişkin sayılabilecek gençler bende yapardım dediler. bu örneği çok severim. çünkü kendini keşfettikçe insan kötünün daha doğrusu yasakların ardını görüyor. iyi miyim değil miyim diye düşünmüyor. iyilerin saf hatta salak yerine konduğu, kötülerin kötü olmakla öğünüp kendilerini akıllı(!) şeytana benzettikleri bu zamanda ben sanırım her ikisiyim ve eğer o test tutarlıysa sanırım az da olsa böyümüşüm(: yuppi!!!
her neyse farketceğiniz üzere gevezeyim, üstüne ayrıntı hatta birde hafıza kuvvetli olunca... kelimeler uzun bir seyahete çıkıyor. yapılan her yolculuktan ben keyif alıyorum, hatta hayatımda bir dönem kendimi en çok otobüste ki koltuğa ait hissederdim. ailemden uzaktaydım. hala öyleyim ya neyse. evim yoktu. aidiyet ne demekmiş ozaman anlamıştım. ve otobüste yapılan o yolculuk... bilmem kaç numaralı koltuk bana ait olan en önemli şeydi. neden mi? bedelini ödemiştim ilk olarak. hemde öncesinden. sonra yerim belliydi kimse benim orası demezdi. ve son olarak kaç saat olursa olsun otobüsten indiğimde bir yere varırdım. hemde somut olarak. öyle çabalayıp başardım mı? ya da başardığmı düşündüğüm anda kayıp yaşayıp aslında aynı yere geldiğimi veya aynı noktada kalıp aslında hiç hareket edemediğimi görmezdim. bu yüzden yolculuk önemlidir benim için.
şimdilik bu kadar... bakalım günlüğe mi dönücem(: günlüğümün adı eşşekti. sebebine bir ara değinirim(: hala duruyor ama yazmıyorum...

1 yorum:

  1. Bu kadar uzun bir tanıtım ve ilk yazı başka kime ait olabilir?
    Geveze bir ikizler?
    :) Hoşgeldin kuzucum.
    Günlüğüne eşşek yastığına zuzu diyen bir tanecik delim.
    Uzun uzun yazamıyorum tüm yeteneğimi şuan resimler dökmekle meşgulum.
    Sevilmektesin.
    Öptüm. :)

    YanıtlaSil