Pazar, Mart 21, 2010

...

bazen erteliyorum her şeyi... ama her şeyi. oturduğum yerden kalkmak istemiyorum. neden diye soruyorum kendime. hareket etmek bu kadar mı zor? sanki olduğum yer en güvenli yer, neden korkuyorum. ben hiç hareket etmezsem zamanda beni bekliycek mi? play tuşuna aynı anda mı basıcaz. adım atmaktan bile korkuyorum bazen. dışardan cesurum. ama korkularım beni cesur kılan. durup duruken cesur olan kaç kişi var ki?
bazen susuyorum. hiç konuşmak istemiyorum. öyle uzun süre ağzımı açmıyorum ki ilk kelimelerim basık, boğazıma yapışmış bir halde. karnımdan konuşuyorum insanlarla. en çok kendimle...
saatlerce aynı şarkıya takılmalar, basit bir cümlenin içinde sıkışmalar. tüm bunlar ne? biliyorum yalnız değilim vs vs ama neyi hallederki düşününce?
ve sonra her güne başlarken gibi evden çıkınca mutlaka bulutlara bakıyorum. gökyüzüne slm veriyorum, hızlı oynamaya geçmek istemiyorum. bi kaç günün ardından herşey daha bir farkedilir oluyor sanki kulaklarım tekrar duyuyor hayatın sesini. yere düşen bozuk para, konuşan insanlar duyuyorum hepsini o gün bir şey değişiyor mutlaka. sıkılmaktan sıkılmak mı yada umut etmenin tekrar kolaylaşması mı? belkide çaresizlik kabullenme... aslında tüm sebepleri yaşıyorum. ama devam ediyorum... uzun süre bir yerde kalamam biliyorum
*******
yoruldun ağırlığımı taşımaktan
ellerimden yoruldun
gözlerimden gölgemden
sözlerim yangınlardı
kuyulardı sözlerim
bir gün gelecek ansızın gelecek bir gün
ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde
uzaklaşan ayak izlerimin
ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak.
N. H. Ran