bu yazı tamamiyle şahsi bir geçmiş değerlendirmesi olucaktır bu nedenle ilgi duymayanların bu satırdan sonrasını okumamaları tavsiye edilir... (spolier)
Efenim bugün benim doğum günüm-dü. yuh ne megolamansın tebrik mi bekliyorsun vs vs demeyin. tebrik beklemiyorum. doğum günlerim hep entresan geçer benim. lakin yine de severim. mesela bu doğum günümde gittim karakola ifade verdim. polis nihat ifade sırsaında çok rahattı, bende öyle olayım dedim. polisleri pek sevmem ama neyse... tutanağı saklamayı düşünüyorum. telaşa mahal yok, iş içindi. kimse hakkımda suç duyurunda bulunmadı. çoğu zaman yaşamaktan başka bir suçum yoktu zira... sonra bir kaç yıl önce kimliğimi kaybettiğim için yine doğum günümde gittim gazeteye ilan verdim. evet, o gazeteyide saklıyorum. hatta o gün tebrik vs için bir arkadaşım aramıştı, tebrik faslından sonra napıyorsun dedi, gazeteye ilan verdim dedim ne ilanı deyince utandım söylemedim, doğum günümü kutlayanlara teşekkür ettim dedim. o hala bu ilan işini şaka sanır... ne bahtsızsın dediğinizi duyar gibiyim(: bunlar ilginç tecrübeler tabi. ama hep böyle enterasanlıklar olmuyor...
kendimi bildim bileli yani son 7 yıldır demeliyim. ondan öncesi biraz silik ve çok hatırlancak bir şey yok. ilk platonik, çocukluk aşkım vs vs hatırlamayı sevdiğim nadir hatıralar. belki değinirim bir ara... gerisi büyüklerimiz bir hedef gözterdi ben koştum desek yeridir. anadolu lisesi öss vs. şimdi hepsinin başka adları var. ad değişir işkence baki kalır... özetle çoğunluğa uydum demeli yani. sürüden ayrılmadım malum kurt kapabilirdi. herneyse bu sınavları başarılı bir şekilde atlattım. çünkü sınavların sonrasında bana çok büyük bir gelecek vaat edilmişti. bir yat bir kat son model bir araba yaşı ilerlesede her daim taş olacak ne kelleşcek ne türk kasına merak salacak olan bir eş değildi vaatler.- o yaşta da bunlara kanmazdım- büyüklerimin yalancısıyım... sanırım hayatımda dünyaya ilişkin ilk sağlam küfürlerimi o zaman sıraladım. hayır, kötü bir yer kazanmadım. sadece bir üni.yi kazan hele ..... yarım kalan cümlesinin bana farklı şeyler getireciğine inandırılmıştım. sanki bir sihirli değnek elime verilecekti ve ben o zamana dek ertelediklerime ulaşaktım. böyle değilmiş, özgürlük emek istermiş. istanbul a geldiğim ilk 3 ay dünyaya küfür ettim. sonra madem hayat vs büyükler yalancı bende yalan söylerim dedim. oyunları kuralına göre oynamaya başladım. şartlara alıştım, masum ifademi bir yerlere sakladım. ve her doğum günümde kendime bir şeyler kanıtladım. kendime bol bol pahalı hediyeler aldım(: oyunlardan sıkılmamak, içimdeki çocuğu büyütmemek için...
alabildiğine risk aldım hayatta. önce insanlara güvenerek risk aldım. kimi zaman kaybettim. hem güvendiklerimi hem kendimden bişeyleri kaybettim ama en çok zamanı kaybettim sanırım. masadan zamanında kalkmasını bilemedim. aslında çok masal falanda okumazdım. nerden geldi şovalye ruhu bilmiyorum... ya hep ya hiççi olmak akıl karı değilmiş, anladım. güvenin nasıl bir riziko olduğunu görünce bu kez kumar oynamaya karar verdim. bilinen kumar değil; hayatım üstüne... rus ruleti falan filan demiycem canımı sokakta bulmadım efendim! şöyleki somut şeylere yöneldim kişiler yerine ve elimde ne var ne yoksa döktüm ortaya... belki tamamı yaşayamadım bazı şeylerin ama kazandım yinede.. denemeyince kazanılmaycak şeylerdi hepside... parmak izimin neye benzediğini öğrendim. bir şeyleri duymak yerine ya da görmek bizzat hissettim. biraz sancılı hafif acılı içine biraz umut serp ha yap ortaya bir karışık aga işte, yorma... en önemlisi hem büyüyüp hem küçüldüğümü öğrendim hayat korkunç bir ironi idi artık. dan dan dan !!! riske atılmadan gerçek kazanımlar elde edilmiyordu. daha da kötüsü risksiz elde eilen şeyde hep bir çürük çarık arar olmuştum. hayır, mazoşişt değilim. ve günün 364 günü kazandıklarımı kendime sergiledim. o bir günde. neyi istediğinizi genellikle en iyi siz biliyordunuz bu nedenle en iyi hediyeyi hep kendime almıştım ben(: devir değişti ee tabi Çelik te değişti, Çelikten de daha çok değişen kimdi... yaşananların gösterimi bir güne sığmaz oldu. karakterimdeki parçaları bulur gibi olmuş, sağa-sola, aşağı-yukarı, olmadı kesip biçerekten bir konsepte uydurmuştum kendimi. ortaya çıkan sonuç beni memnun etti. artık bir ben vardım ben den içeri benden öte benden ziyade(: yani artık şunu anlamıştım ki yaşananlar insana fena halde yapışıyormuş, hatıralar japon yapıştırıcısından beter bir şeymiş. helede benim gibi abuk subuk şeyleri anımsayan biri için.... artık korkmuyorum eskisi kadar zamandan yani müjde buydu! (devamını okumayabilirsiniz ama ben kendimi yazmaktan alıkoyamıyorum) zamandan korkum kırışıklık ve beyaz saçlar değil. tamam hoş değil bu durumlar. kabul edesi gelmiyor insanın ama elden ne gelir... ben bir yerde durmaktan, öğrendiklerimi unutmaktan hani şu konuşanlar var ya zamanında ben şöyleydim vs vs diyenlerden olmak istemiyordum. çünkü onları dinledikçe ee şimdi??? sorusu aklıma gelip dururdu. ama anladım ki ben yürümeyi sevmişim, bunu sevdiğimi hatırladıkça yürümeye devam edecekmişim...
bu sene kendime bir şey kanıtlamadım. onun yerine bu halimi dostlarımla kutladım. bilen bilir bugün felaket bir yağmur vardı hele saat 8 civarında taksimde... ve benim nazlanma ya da vs unsur kullanmadan, yürüdüğüm yolda olan bana eşlik eden yoldaşlarım belediye okulları tatil ederken beni tatil etmediler. oldukça sulu bir topluluk olduk. ilk 5 dk doğum günü tebriği yerine küfür işittim. oysa oldukça haklı sebepleri vardı. bir duygu yumağı içindeydim, sanki yağmur yüklü bir buluttum ama biz bugün yeterince ıslanmış ve arınmıştık. bu tip hislere gerek yoktu. zaten ağlaya bilen biri değilim. bugün pzt idi, haftanın ilk günün rehabeti fenadır. sonra ıslanmak hoş bir şey değildir, ıslak oturmak hiç değildir. ben öyle hatır için çiğ tavuk yenir iddiasında da değilim, pişmişi varken ne gerek var çiğe derim. nazlı değilimdir ama şovalye ruhumuda kaybettim denebilir. özetle gelmeseler herhangi bir alınganlık sergilemezdim. souçta doğmuştum ve üstünden bir hayli yıl geçmişti yani kutalama beklenebilirdi. ordaydık. hayatımın as ları ve ben(: amaca ulaştık toplanabilirmiyiz diye merak ediyorduk toplanıyomşuz dağılın ulen demedik. bayada sefa sürdük(: bu sene daha bir farklı oldu yani. tam bir etkinlikti ama sık yapmamalı.
bu arada konuştuk anlaştık, bu yaşı sevdik bi süre kullanalım diyoruz 1 yıl kesmez(:
burdan hayatımın eğitim öğretim hayatımın tamamını kapsamayı başarabilen C ye(:
C nin sevgilisi olup, hayatımın kısa yolu olan S ye
E&H ikisine hayatımın güzel insanlarına, içince daha bir güzel oluyorlar(:
Ö,B,Z,A ve E ye... benim ruh halime benden daha önem verip aklı melekelerimi kullanmakta yarar sağladıkları için, ayrıca çocukluk düşümü bugün itibariyle elime tutuşturdukları için
H ye her zamnki varlığı için,
F ye her daim ben gibi ipe sapa gelmez birini sevip anladığı için, hayatımda tanıdığım en düzgün adamdır...
İ, D ve S var birde gönül dostlarım... vs vs...
ve ağır toplar
I her daim beni çekme sabrı gösterebildiği, yılların lezzet kattığı bir dostluğu bana yaşattığı için
B ye benim daim yanımda olan ve erkek olsam nasıl olurdum sorusunun bana cevabını verdiği için
son olarak A ya , bana ufaklığımı anımsatıp , hayatına dair yaptığım istikarlı bir şekilde tutan beyanlarıma karşılık benden kaçmadığı için...
ve bu gecenin yapımında emeği geçen annem ve babama teşekükür ederim....
eylemlerim azimle devam edecektir...
Not: çakırkeyif ve baş ağrısı pek olumlu bir karışım değil. Birol abi sür şu % 0 alkol tam kafa üzürünü de baş ağrısını aradan çıkaralım....