Çarşamba, Haziran 30, 2010

kelebek hareketi

    istanbul u kelebekler bastı! 3 günlük ömürleriyle hayata kafa tutan ve istanbul un nemli sıcak ve bir o kadar oksijensiz havasında peydah olan kelebekler şehir halkını hayret ve imana sevk ediyor. etrafı sel bastığında buna da şükür susuz kalıp ölmiycez arada boğulanlar oldu ama rahmet diyen halkımız, kelebeklerin bu ani başkaldırışıyla deprem ya da kıyamet bekler oldu...
     oysaki onlar hep güzel konuları tasvir ederken kullanmışlardı. kediye nankör, eşşeğe enayi anlamlarını yükleyen insanoğlu bu türe torpil geçmiş, var oluştan beri dermansız olan aşkın tasvirlerinde 'onu görünce kelebekler uçuşuyor her bir tarafımda' gibi beyanlarda kelebekleri kullanmıştı. çoğul hareketleriyle insanlarda korku uyandıran kelebeklerin bundan sonra ne tür deyimlere vesile olacağı ise merak konusu... eşkiya olup dağa çıkasım var yerine kelebek olup şehri basasım var denebilir mi acaba bundan sonra???
      kelebeklerin başı ise ısrarla konuşmayı red edip kendi halinde kanat çırptığı için bu hareketin amacını biz insanoğlu ise yine anlandıramakta... malum hiç bir şey öylesine olmaz; mesela dünyanın bir tarafında bir kelebeğin kanat çırıpışı diğer tarafta kasırgalara neden olabilir. bu sebepten olsa gerek bu çoğul kanat çırpışlarının etkisiyle biz , her gece deprem telaşesi ve gökten meteor düşecek endişesiyle uykusuz geceler geçirmekteyiz. 
    



'' Ağaçlar arasında bir ağaç, hayvanlar arasında bir kedi olsaydık bu hayatın bir anlamı olurdu..Daha doğrusu bu sorunun hiç anlamı olmazdı..Çünkü dünyadan bir parça olurduk..Bu dünya olurduk ; oysa şimdi bütün bilincimizle, bütün yakınlık gereksinmemizle onun karşısındayız..Öylesine önemsiz olan bu akıl ; İşte bizi büt...ün evrenin karşıtı yapan bu uyuşmazlığın ; Dünya ile düşüncemiz arasındaki bu.. Bu kırılmanın temeli, bu konudaki bilinçliliğimiz değil de nedir...? ''
           
                                                                                                                                   Albert Camus



           ustalar genelde haklı sanırım ha? kelebeklerin bu direnişine ben ise gıptayla baktım bir kaç gündür. 3 günlük dünyalarında var olma kaygısı güderek narin bedenleriyle kokurusuzca dolanmak her canlının harcı değildi. elindeki var olmayan zamana güvenen, kırılmaktan korkan insanların arasına özgürce karışmışlardı. ve biz insanlar yine bir telaş içinde koşturuyorduk onlara bakmadan. farketmek için çoğalmaları gerekti sanırım. kelebekleri görünce dünyamın anlamını keşfetmesemde ilahi bir anlam yükleyemedim. kendi varlığımada yükleyememiştim zaten bu durum sorun yaratmadı yani benim için. sanırım mevsimleri şaşırmışlardı. baharda uyanıp yavaş yavaş ortaya çıkmak yerine bu ani sıcakların etkisiyle şoka girmişlerdi. malum küresel ısınma var ne de olsa. dünyanın dengesini bozup kıyamet geliyor kaçınnn! demek de yine bu dengeyi bozan biz insanlara kalıyor sanırım.

 özetle hoş duruyolardı beğendim, kelebek hareketinin devamı dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder